Müşfik Kenter - Ağustos Böceği (Şiir - Sezai Karakoç)


Müşfik Kenter - Ağustos Böceği (Şiir - Sezai Karakoç)
Ağustos Böceği Bir Meşaledir Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı Ağustos bu seste Bu durmayı unutmuş seste Çam diyor ağustos böceği Çamlara kasideler söylüyor Tanrı’ya yakarıyor nesli tükenmesin diye Bu hanedanın Ağaçlar içinde şah ağaç olan bu hanedanın Ey masalcı adam iftira ettin sen Bu harikalar harikası böceğe Onu suçladın tembellikle En çalışkan onu görüyorum ben Hiç bir karşılık beklemeden Yazı ağustosu çamı çınarı Tanıtıyor bize yazı ağustosu çamı ve çınarı Ağacın dalında güneşe doğru yaklaşarak Suyun, bir damla suyun değerini altın ediyor Çiğ damlası bir zümrüttür diyor Susadıkça eşsiz sesiyle şarkılar söylüyor İlahiler okuyor güneşe gönderiyor Sen bunları levha levha kızart diyor Bir daha yanmayacak şekilde kızart diyor Kıyamete kadar kalsın insanlığa uzat diyor Güneşi yakıcı güneş bilen gölgeyi reddeden Gölgede saklanma kurnazlığını reddeden Aç kalma pahasına olsa da öten Susamanın armonilerini en iyi bilen Matemden alevden bir gömlek giyen Yapraktan bir saray ören Sesini bir şehir gibi boşaltan nehre Dağlara kırlara ve ormanlara zerre zerre Sonra kış gelince karıncalar saklanır toprak altına Herkes bir önlem almıştır o hariç O hep iyiyi güzelliği yaşamış Özgürlüğe dalıp çıkmış yalnız özgürlüğe Öbürleri hep gerçeklik taslamış Ama o hep gerçeği aramış Gerçeği aramağa çağırmış Ve gerçeği yaşamış Sizin acımanıza gülüp geçiyor Sizi gidi faydacılar çıkarcılar sizi Üzülmeyin evi yok yuvası yok diye Kışlık erzak biriktirmemiş diye Sizin acımanıza yok onun ihtiyacı – Sahtedir zaten acımanız Siz ancak alay edersiniz acımasız– Özgürlüğün sesidir o ürkmez korkmaz Titremeden geçer gündüzden geceye Bir başka ağustosta yeniden doğacaktır Ağaçların tepelerinde güneşe en yakın yerde Tanrı’nın sırrıyla bir mucizeyle –Oysa nesli kesilmeliydi size göre– Ama hiç bir zaman hiç bir yerde Sönmez tanrının yaktığı meşale İstersen bir böcekte olsun o meşale Temmuzda ağustosta ağaçlar cayır cayır yanarken Yalnız o, odur teselli eden dayanın diyen Yaşamanın en büyük ilkesi sabrı öğütleyen Yavru kuşlara masallar anlatarak geceye serine götüren Adeta güneşle onların arasına bir perde geren Şırıl şırıl sesiyle onları serinleten Gözlerine ışıltılı vahalar gösteren Çeşmelerden su sesleri alıp getiren Sesiyle – o ufacık gövdesinden tüten– Dağ gibi sessiz korumasız bahçeyi örten Herkese her yere mutluluk saçan sevinç serpen Dünya cehennemine cenneti karşı diken Işık kıyametine mızraklar havale eden Harbeler gönderen oklar atan sesinden Ağustos böceği deyip hor gördüğümüz Minik göğsünde bir koskoca orkestra taşıyan Hiç yere hiç bir şey yaratmamış olanın Bize gönderdiği bir muştucu o yaratık Uyarıcı ve muştucu bir yaratık – Tanrı boş yere bir şey yaratmamıştır Anlayan için muştucu duyan için uyarıcı – Ateşle dans eder o güneşle dans eder Çırçıplak çıkar güneşin karşısına Belki yaşayamaz güneşi eksik kışta Fakat ardında unutulmaz bir yaz bırakır Sezai Karakoç
Müşfik Kenter - Ağustos Böceği (Şiir - Sezai Karakoç)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1 Saat Ninni - Dandini Dandini Dastana ve Fış Fış Kayıkçı (Tekrarlı Bebek Uyutan Müzikler)

KIYAMET ALAMETİ TABERİYE GÖLÜ'NÜN GİZEMİ. DECCAL GÖLÜN KURUMASINI BEKLİYOR!